Zugzwang kelimesi kabaca ''Zorunlu hamle'' demektir. Almancada ''Zug'' hamle , ''Zwang'' ise mecburi (zorunlu) anlamına gelmektedir. Daha açık bir ifadeyle, hamle sırası olan kişi hiç hamle yapamadan pas geçebilse, yapacağı herhangi bir hamleye göre daha avantajlı olacaktır. Zira mümkün olan tüm hamleler mevcut konuma göre daha olumsuz bir sonuç doğuracaktır.
Tüm hızıyla süren Ak Parti - Hizmet Hareketi savaşında Ak Parti'nin şu anki konumu da buna güzel bir örnektir. Başbakan'ımızın, Türkiye'nin de ötesinde İslam Ümmetine liderlik serüveni elbette beraberinde bol miktarda kibir getirdi. Dersanelerin kapatılması hamlesinde azıcık da olsa vites düşürmeyen Başbakan, bugün ne hamle yaparsa yapsın yapacağı hamlenin dolaylı sonuçlarının kendisine dokunacağının acı bir şekilde farkına varmış durumda.
Hükümetin başı olmanın verdiği sorumluluğu unutarak, "Söylersem yer yerinden oynar" tarzı ucuz köşe yazarı hastalığına yakalanan Erdoğan, açıklayacağı her gerçeğin yaradılışında başat faktör olduğunu gizleyemeyeceğini farketmiş olsa gerek. Gelinen noktada, yolsuzluk soruşturmasının gölgesinde ortalığa saçılan belgeler, fotoğraflar ve ses kayıtları mevcut. Hizmet Hareketi apaçık 1-0 önde. Başbakan'ın açıklayacağı şeyler olabilir. Açıklarsa yer yerinden oynayabilir. Kuşkum yok bundan. Bu açıklamaların gelmeyişinin nedeni gezi olaylarındaki "camide kızlı erkekli...." iddiaları gibi mesnetsizlik değildir. Paralel devletleşme sürecini bu iki faktörün el ele gerçekleştirmiş olmasıdır. Bugün ortada dolanan Reza Sarraf ile kabine üyelerinin sarmaş dolaş, kolkola fotoğraflarının binlerce kat fazlası geçmişte Hizmet Hareketi ile AK Parti arasında yaşandı. "Bu adamlar yargıyı, emniyeti, askeriyeyi ve nihayetinde devleti ele geçirdi işte bu da belgeleri" diyecek olan Başbakan'ı zugzwang durumuna sokacak olan da o belgelerin hepsinin altında Bakanlarının, idare amirlerinin ve bizzat kendisinin imzalarının bulunmasıdır. "Bu kirli düzeni Hizmet Hareketi ile el ele biz yaptık" skoru 1-0'dan 1-2'ye çevirmeye ziyadesiyle yetecektir; fakat bu açıklama maçı tatil ettirir. Başdanışman Yalçın Akdoğan'ın kazan-kazan stratejisinden kaybet-kaybet'e dönmeyelim yakarışı da bu işbirliğinin ve bozulan ortaklığın belgesi değil midir? Ya da öküz ölünce bozulan ortaklığın mağdurlarından Nazlı Ilıcak'ın "Hizmet Hareketi'nin yapılan operasyonla hiçbir ilgisi olmadığını, aksini iddia edenin bunu ispatlaması gerektiği"ni canhıraş savunmasının sebebi ne olabilir ki? Analitik bakış açısı ve objektiflik olmasa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder